Bir devletin başka ülkelerde hakimiyet sağladığı bölgeler oluşturabilmesi o ülkenin politik ve askeri olarak ne kadar güçlü olduğunun göstergelerinden biri. Bu denklemi tersinden de okuyabilirsiniz. Yani bir ülke kendi topraklarından bir parçayı askeri, politik, dini ya da ekonomik nedenlerle bir başka ülkenin hakimiyetine vermesi göreli zayıflığının göstergesidir.
Böyle okunduğunda İncirlik Üssü, Cumhuriyet’in ilanından sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti için bir “travma” noktasıdır. Çünkü Birinci Dünya Savaşı sonrasında verdiği Kurtuluş Savaşı ile koruduğu sınırlar içinde bir “ulus devlet” inşa etme yolunda yoğun bir ideolojik, politik, kültürel mücadele vermiş genç bir devlet olarak öncülü Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerindeki dönemindeki toprak kayıplarıyla dolu çöküşünün izleri henüz silinmemişti. Misak-ı Milli içinde Türkiye'nin kontrolünün olmadığı bir bölge oluşmuştu; "bölünmez bütün" ideolojisi yara almıştı.
Komplike bir üs sistemi
“Üs” kavramının tarihi Antik Çağ’a kadar gider. Fenike, Ceneviz, Yunan ve Antik Roma kolonileri ticari yani ekonomik amaçla kurulan üslerdi. Başka ülkelerin topraklarında üs edinmek yayılmanın, hâkimiyet alanını genişletmenin, ticaret yollarını korumanın ve yeni pazarlar edinmenin bir aracı oldu. Bu konuda Ceneviz, Fenike, Antik Yunan ve Roma; ardından Osmanlı İmparatorluğu ve Büyük Britanya İmparatorluğu uzak topraklarda üs-koloni elde etmede tarihin başarılı devletleri oldular. Ancak hiçbiri Amerika Birleşik Devletleri’nin İkinci Dünya Savaşı sonrası kurduğu komplike üs ağının yanına bile yaklaşamaz.
Adana merkezine 8 kilometre uzaklıktaki İncirlik Hava Üssü bu komplike üs sisteminin bir parçası.
IŞİD ile yeniden bilmece
En son IŞİD’in Kobenê’yi kuşatması ardından ABD’nin bölgeye hava saldırıları düzenlemeye başlamasıyla İncirlik yeniden gündeme geldi. Üssün kullanımı konusundaki iki ülkeden gelen çelişkili açıklamalar, haberin basına “İncirlik Üssü Bilmecesi” üst başlığıyla yansıdı.
Önce 13 Ekim günü Beyaz Saray Güvenlik Danışmanı Susan Rice, Türkiye’nin ABD’ye Suriye ile Irak’ta sürdürülen IŞİD’le mücadele faaliyetleri kapsamında üslerin kullanılması izni verdiğini açıkladı. Ancak hemen ardından Türkiye tarafından böyle bir mutabakat olmadığı yanıtı geldi. Basına yansıyan haberlerde kaynak çok belirgin değildi: “Başbakanlık kaynakları” gibi genel bir ifade yer alıyordu. Bir gün sonra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da ABD’nin İncirlik’le ilgili iddialarını yalandı ve “İncirlik veya başka bir konuyla ilgili şu anda verilmiş bir karar yok” dedi. Açıklamada “Mevcut anlaşmalar çerçevesinde kullanımı devam ediyor. Talep ve beklentiler var, görüşmeler devam ediyor” gibi bir ifade vardı.
Açıklamadaki bu ayrıntı “İncirlik Üssü”ndeki mevcut anlaşma nedir?”, “Üssün işlevi, nasıl kullanıldığı, nasıl denetlendiği biliniyor mu?” gibi soruları bir kez daha gündeme getirdi.
Soğuk Savaş'la gelen üs
Aslında İncirlik Üssü 1960’lardan bugüne sürekli tartışma konusu oldu. Üs hakkında Türkçe yazılmış çok fazla çalışma yok. Selin M. Bölme’nin “İncirlik Üssü: ABD’nin Üs Politikası ve Türkiye” adlı İletişim Yayınları’ndan 2012’de yayınlanan kitabı, bu konudaki en yetkin çalışma. Şöyle diyor Bölme:
“Özellikle 1960'ların sonlarına doğru savaş sonrasının ‘kurtarıcı’ imajını kaybetmeye başlayan ABD'ye yönelik eleştirilerin yükselmesi ile tüm dünyada tepkiler doğurmaya başlamıştır. Türkiye'de de aynı dönem, ABD ile ilişkilerin sorgulanmaya başladığı dönemdir. Bu tartışmaların merkezinde ise tek bir üssün adı geçmektedir: İncirlik. O dönemden bugüne kadar Türk-Amerikan ilişkilerine dair her krizde, bölgede patlak veren her olayda İncirlik Üssü'nün statüsü, varlığı, amacı tartışma konusu olmuştur. İki ülke arasındaki ilişkilerin durumuna ilişkin yorumlar, pek çok olayda İncirlik üzerinden yapılmıştır.”
Bölme’nin belirttiği üzere İncirlik, ABD’nin savaş sonrası Sovyetler tehdidine karşı birçok ülkede kurma izni aldığı üslerden biri.
İncirlik Üssü projesi, 1949 yılında Sovyetler Birliği'nin ilk atom bombasını başarı ile patlatmasının ardından gündeme geldi. İki ülke arasındaki pazarlıklar 1951’de sonuçlandı. Aynı yılın bahar aylarında inşaata başlandı.
Aslında ABD tarafından Adana çok daha önce İkinci dünya savaşı sırasında belirlenmiş stratejik bir noktaydı. 1943 yılında Müttefikler, Almanya karşısında üstünlüğü ele geçirdiklerinde Türkiye’ye savaşa katılması yönünde baskılarını artırmışlardı. 19 Ekim 1943'te Moskova Konferansı toplandığında İngiltere Başbakanı Churchill, Türkiye’nin tüm askeri gücüyle savaşa girmesi yönünde baskı yapıyordu. Ankara se girmemek için tüm diplomatik gücünü kullanıyordu. ABD Dışişleri’nin önerisi ise sadece üs ve transit kolaylığı oldu. ABD için Afrika-Ortadoğu-Avrupa güzergâhında transferi rahatlatacak bir üs çok yararlı olacaktı. Ancak Ankara üs fikrine de direndi ve açıktan destek vermedi. Ancak 1943 yılında Adana'da kurulan haberleşme istasyonu gizlice çalışmaya başladı. İstasyon savaş sonuna kadar faaliyetini sürdürdü.
NATO bağlayıcılığı
Rakamlarla İncirlik |
İncirlik ABD’nin denizaşırı 13. Büyük üssü. Aynı zamanda Orta Asya ve Ortadoğu'daki ABD hava kuvvetlerine açık en büyük askeri üs. Bugün toplam değeri 1 milyar 743 milyon dolar. İncirlik’te yaklaşık 1500 ABD askeri bulunuyor. Türkiye’de toplam ADB askeri sayısı ise yaklaşık 1600. Sabit filo bulunmuyor. İncirlik’te Hava kuvvetleri 39'uncu Kanat Komutanlığı görev yapıyor. |
İncirlik Üssü ise Türkiye’nin Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) 18 Şubat 1952’de girişi ile oldu. Anlaşmanın üçüncü maddesi “Anlaşmanın amaçlarına daha etkin biçimde ulaşabilmek için Tarafların, tek tek ve ortaklaşa olarak, sürekli ve etkin öz yardım ve karşılıklı yardımlarla, silahlı bir saldırıya karşı bireysel ve toplu direnme kapasitelerini korumalarını ve geliştirmelerini” karar bağlamıştı. Anlaşmanın bu bölümü üs kurmayı sağlıyor ama kısıtlayıcı birçok madde var ve sonuçta ortaya sadece savunma amaçlıdır ve NATO alanı dışındaki alanlara saldırı için kullanılamıyor. NATO üyeleri bu anlaşmayla çelişecek herhangi bir uluslararası anlaşmaya imza atamıyor.
1943’te gündeme gelen ABD hayali 1952’de vücut buldu. Soğuk Savaş boyunca ve tabii sonrasında da ABD için en önemli askeri üslerinden biri oldu İncirlik; hatta Türkiye’deki varlığının simgesiydi.
Askeri kullanımları
Soğuk Savaş’ın ilk dönemlerinde Türkiye’de çeşitli amaçlarla 30 üs kurmasına, yaklaşık 25 bin asker bulundurmasına rağmen, ABD için merkez her zaman Adana İncirlik oldu. Ancak askeri faaliyet olarak –bilindiği kadarıyla- çok kullanılmadı. 1958’de Lübnan’ın bombalanması, 1970’te Kara Eylül katliamı döneminde Ürdün’e silah sevkiyatında, 1967 ve 1973’te Arap-İsrail savaşında acil inişler ve 1979’da İran Devrimi’nde ABD vatandaşlarının ülkeden kaçırılması sırasında kullanıldı.
Askeri olarak kullanılması oldukça nadir olmasına karşın İncirlik, ABD’nin elinde tuttuğu geniş imtiyazlar ve Türkiye’nin sınırlı kontrolü nedeniyle NATO üssünden çok Amerikan üssü olarak görülür; ki 1980’lere kadar pratikte de öyledir.
Üs mü? Tesis mi?
Ancak 1960’ların sonlarında tüm dünyada başlayan ABD karşıtlığı ve 1968’in etkisi Türkiye’de İncirlik sorunu, Meclis’e taşındı. Özellikle sol muhalefetin baskısı dönemin başbakanı Demirel’e “üs yok, tesis var” dedirtecektir. İktidarın İncirlik’te ABD varlığını yumuşatma çabası 1960’de imzalanan Ortak Savunma İşbirliği Anlaşması (OSİA) ve 1980’de imzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmaları’yla (SEİA) İncirlik’in statüsü ABD için üs değil tesis durumuna getirildi. Artık İncirlik hukuki olarak ABD kullanımına tahsis edilmiş Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait bir hava üssüydü. Dolayısıyla üssün kullanımı için TBMM’nin özel izni gerekiyor. 1991 yılında Birinci Körfez Savaşı sırasında bu şekilde kullanıma açıldı. Ancak 2003’te ise 1980’de imzalanan SEİA kapsamına girmediği için asker rotasyonu ve malzeme taşıma için ana sevkiyat noktası olarak kullanımına izin verilmedi.
Gizli kararname
ABD'nin İncirlik Üssü'nü bu kullanımı 2003'ten bugüne Bakanlar Kurulu'nun 23 Haziran 2003 tarihli 5755 sayılı kararı çerçevesinde düzenleniyor. İçeriği bir süre gizli tutulan ama 2004'te açıklanan kararname asker rotasyonu, teknik ve insani yardım kullanımı için TBMM'nin izninin alınmasının gerekli olmadığını düzenliyor. Bu kararnameyle ABD, Irak Savaşı süresince asker sevkiyatını İncirlik üzerinden gerçekleştirdi. Bir yıllık düzenlenen kararname 2004 sonrası açıklanmadı ama her yıl otomatik olarak uzatıldı.
Tüm tarihine bakıldığında İncirlik’in kullanımı meselesinin iki ülke arasında gittikçe artan bir gerilim noktası olması beklenmedik değil. ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarının tehlikeye girdiği her dönemde İncirlik kullanım izni meselesi gündeme gelecektir. Bu gerilim de her zaman İncirlik'in ADB için anlaşmaların üzerinde stratejik bir değeri olduğunun bilinmesi ve üs hakkında soru işaretlerinin hiçbir zaman tam olarak yanıtlanmamasından beslenecek gibi görünüyor. (HK)
* Kaynak: İncirlik Üssü: ABD'nin Üs Politikası ve Türkiye, Selin M. Bölme, İletişim Yay., 2012